Günümüzün şehir hayatı, özellikle telefon, televizyon ve tablet; çocukları kâinattan koparıyor. Beton yığınları doğa ile kuracakları bağı zayıflatıyor. Doğa ile iç içe büyüyen çocukların gerek fiziksel gerekse zihinsel gelişimleri desteklenmiş oluyor. Peki, biz bu gelişimi desteklemek için ne yapabiliriz? Çocukların doğa ile bağ kurmasını nasıl sağlayabiliriz?

Çocukları Doğa ile Nasıl Buluştururuz?

Çocukları her yaşta doğayla buluşturmak mümkündür. Özellikle doğa dostu ebeveynlik yapanlar zaten kendileri rol model oldukları için çocuklar da doğal olarak anne-babasını örnek alır. Yaş aralıklarına, ilgilerine göre onlara doğa sevdirilebilir.

Küçük yaştan itibaren toprak ve çamurla oyun kuran çocuklar zaten dışarıda olmayı sever. Bir ara reklamlarda slogan olarak en fazla duyduğumuz cümle “Kirlenmek güzeldir”di. Bunu benimseyen anne-babalar, çocuklarını yağmurda da karda da güneşli havada da dışarıya çıkarıyor zaten. Bu konuda en güzel örnek “Soğuk hava yoktur, yanlış kıyafet seçimi” vardır anlayışıdır. Bize Friluftsliv yani açık hava hayatı felsefesiyle İskandinav ülkeleri en iyi örnektir. Bu ülkelerde çocuklar her koşulda doğayla iç içedir.

(1) Parka gidilebilir.

Çocukların ilgisini çekmek aslında sanıldığı kadar zor değil! Özellikle hafta sonu ormanda veya büyük park alanlarında keyifli bir sabah kahvaltısına çıkmaya veya pikniğe kimse itiraz etmez. Yaş aralığına göre arkadaş gruplarından destek alınabilir. Bazen aile bazen de arkadaşlarıyla yaptıkları aktiviteler onları daha fazla doğanın içinde tutar.

(2) Yürüyüşe çıkılabilir.

Yürüyüşe çıkarak çocuklarla gözlemler arttırılabilir. Hangi kuşları tanıyoruz? Etrafımızda kaç farklı kuş türü var? Böcekleri inceleyebilir. Çiçeklere bakabilir…

(3) Hafta sonu veya yazın kamp yapılabilir.

Yıl boyunca zaman zaman kamplara gidilebilir. Kafa dengi arkadaş grubuyla veya akrabalarla yapılan kamp tatilleri veya hafta sonu kaçamakları çocukların da hoşuna gider. Ateş yakıp başında geç saatlere kadar sohbet etmek, çay yudumlamak, içi ısıtan bir kahve molası vermek çocuklar için rutin dışı bir aktivite olur. Özellikle ülkemizde yazın yaylalara çıkmak gibi güzel bir gelenek vardır.

Bazı yüksek yaylalarda telefon da çekmediği için çocuk mecburi bir şekilde teknolojiden uzak kalır. Ağaçlarla, otlatılan hayvanlarla, kuş sesleriyle iç içe kalır. En önemlisi içine mis gibi temiz hava çeker. Gece boyu ışıktan uzak, gökyüzünü seyretmenin keyfine doyar. Çünkü yıldızlar hiç bu kadar yakın olmaz. Şehirde tek tük fark edilen yıldızlar, karanlıkta gökyüzünü aydınlatır.

(4) Balkonda veya bahçede bitki yetiştirilebilir.

Çocuğun tohum ekerek onun gelişimini izlemesi müthiş bir gözlemdir. Yaratılış aşamalarını adım adım izlemiş olur. Bir bitkinin ne kadar suya ihtiyacı olduğunu, güneş olmasa neler olabileceğini anlar. Balkonda domates ekebilir. Saksıda çilek büyütebilir. Evde baktığı bir çiçek olabilir.

Günümüzde kompost yapımı oldukça yaygınlaştı. Bu sürece dahil olmak ve çevreye gösterdiği duyarlılık çocuklara iyi gelecektir.

(5) Doğa temalı kitaplar alıp okumak, çocuğun doğaya olan bakışını değiştirir.

Çocukların doğanın içinde olduğu, doğada yapılacak aktiviteleri gösteren ve pek çok farklı kitap var. Ağaç Atlası, Hayvan Atlası, Kuş Atlası, Doğa Takvimi, Fil Ozof’un Doğa Günlüğü gibi pek çok farklı kitap var.

Doğa ile Bağ Kurmak Neden Bu Kadar Önemli?

Doğa keşfetme alanıdır. Çocuk bu keşfin içindeyken hem fiziksel hem bilişsel hem duygusal hem sosyal hem de ruhsal olarak desteklenir. Yapılan araştırmalar da bize doğayla vakit geçiren çocukların bu gelişim alanlarına önemli katkı sağladığını göstermektedir.

·         Doğal ortamda çocuklar aktiftir. Ekran başında çocuk sadece oturur ve yakından ekrana bakar. Doğanın içinde fiziksel olarak gelişir. Motor becerileri gelişir. Kas gelişimi de desteklendiği için boyu daha kolay uzar. Bağışıklığı güçlenir. Güneşi doğal şekilde alacağı için D vitamini üretimi artar. Kemikleri de güçlenir.

·         Doğanın içinde serbest oyun oynayan çocukların problem çözme becerilerinin doğal bir şekilde geliştiği gözleniyor. Aynı zamanda günümüzde en fazla yaşanan sorunlardan biri odaklanma. Açık havada vakit geçirmek bunun da önüne geçiyor. Yapılan araştırmalar çocukların odaklanma yeteneğinin arttığını gösteriyor.

·         Açık hava aktiviteleri stres seviyesini düşürür. Çıkıp dışarıda basket, futbol veya voleybol oynamak stres seviyesini azaltır.

·         Doğada keşif yapan çocuklar, kendi başına vakit geçirir, yeni şeyler öğrenir, dar alanda kalmaktan öte, bağımsız bir hareket alanı söz konusudur. Bu da çocuğun kendine olan güvenini geliştirir.

·         Çocuklardaki keşif ortaya çıkar. Hatta özgür kaldıkları için hayal güçleri de gelişir.

·         Dışarıda vakit geçiren çocuklar, daha fazla iş birliği yapmayı öğrenir. Takım çalışması kolaylaşır. İletişim gücü artar.

·         Hayvan sevgisi artar. Doğayı tanıyan çocuk, her zaman çevresine karşı daha duyarlı olur.

·         Yeşil alanlar nasıl ki yetişkinlerdeki stresi azaltır, çocuklardaki kaygıyı da hafifletir. Doğada büyüyen çocuklar daha huzurlu ve dengelidir.

·         Doğa ile büyüyen çocuklar, toprağın ne kadar bereketli olduğunu görür. Bir tohumun nasıl hayat bulduğunu anlar. Meyvenin nasıl olduğunu bilmek, çocukta ezber bilgiye değil, gözleme dayanır. Bu da yetişkinlikteki tefekkür bilincini besleyen en önemli ayrıntıdır.

Doğada Gözlem Yapmak Günlük Hayatla İlgili Ne Öğretir?

Doğa gezileri yapmak ve doğa ile iç içe olmak, sadece çocuklara değil; yetişkinlere de pek çok şey kazandırır.

·         Zihni dinlendirir.

·         Stresi azaltır.

·         Yaşamın yoğunluğundan çıkarır.

·         Dinginleştirir.

·         Çevreyi daha fazla fark etmeyi sağlar.

·         Her şeyin nasıl da birbiriyle bağlantılı şekilde yaratıldığını gözleme imkanı verir.

·         Ekosistem içinde tek bir arı olmasa bile tüm yaşam zinciri nasıl son bulur, gözleme imkanı doğar.

·         Doğaya karşı daha fazla duyarlılık artar.

·         Doğadaki hiçbir şeyin israf olmadığı anlaşılır. Sonbaharda dökülen o sarı yapraklar, toprağa besin olur.

·         Günün doğması ve batması bile insana zaman yönetimi ile ilgili önemli bir ders verir.

·         Kainattaki değişimler, mevsimsel geçişler, kuş göçleri, çiçeklerin mevsimine göre açması hepsinin zamanı geldiğinde olduğunu gösterir. Bu da insana en büyük sabır dersidir.

·         Bir çiçeğin var olmasıyla bütün bir kainatın yaratılışı arasında bağlantı kurulur. Ezber bilgi dışında, doğrudan gözlemlemek yaratılışın mükemmelliğini anlamaya yardımcı olur.

Küçük Yaştan İtibaren Doğa Sevgisini Kazandırmak Yetişkinlikte Ne Katar?

Doğa dostu etkinlikler ile çocuklar da yetişkinler de aslında koskocaman bir evren içinde bütünün bir parçası olduğunu daha rahat kavrar. Kainattaki zenginlikleri fark etmek, hayatın anlamını daha derin bir şekilde kavratır. İnsanlar içinde yaşadıkları çevreye karşı daha duyarlı olur. Doğa insana şimdi ve burada kalmayı öğreten en güzel bilgelik kitabıdır. İnsanın hem kendisiyle hem çevresiyle hem de bu bütün içinde ne kadar değerli olarak var olduğunu hissetmesini sağlar. Öyleyse küçük yaştan itibaren doğa sevgisi kazandırmak yetişkinlikte daha sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşama kapı açar.