Türk Edebiyatı denilince Sait Faik Abasıyanık ilk anılan isimlerden biridir. Onun hikâyeleri sokağı, halkı anlatır. Hayatın kendisinden esinlenen bu hikâyeler, insanı ön plana çıkarır. İnsanı anlatan yalın kelimeler, onun kalemiyle ölümsüzleşmiştir. Bu usta kalemin adına verilen armağan nedir? Neden önemlidir? Hikâye severler için ne ifade ediyor?
Sait Faik’in Edebiyatımızdaki Yeri
Bir edebiyat türü olarak hikâye, en kısa şekilde insanı anlatır. İnsanın duygusunu ve düşüncesini işler. Romandan farklı yanı daha kısa olmasıdır. Birkaç sayfa içinde hayatın farklı bir yönüne mercek tutabilir. Sait Faik’in Türk hikâyeciliği açısından önemi de tam bu noktada görülür.
Faik; klasik anlatımın ötesinde modern hikâyeciliğin temelini atmıştır. O, günlük hayatın içinden beslenir. Olayları dramatikleştirmeden ruha dokunur. Onun hikâyelerindeki karakterler, sahici bir yanla karşımızda durur. Günlük hayatta derin gözlemleri ve tecrübesi kalemine yansır. Duyguları sanki kendini anlatır gibi kendi yaşamış gibi yansıtır.
Hikâyelerinde yalnızlık vurgusu ve iç sıkıntısı belirgindir. Onun yazdığı karakterleri okuyanlar sanki karakteri tanıyormuş, hatta yakınında bulunuyormuş gibi bir his yaşar. Zaten onun başarısı da burada gizlidir.
Hikâyelerinde kullandığı unsurlar en fazla şu temaları barındırır:
· Yalnızlık, kendi dünyasında kaybolmuş kişiler vardır. Karakterleri okurken özellikle karamsar oluş, gelecekten umudunu kesme gibi unsurların kullandığı hikâyeleri hastalık dönemine denk geldiği içindir. Bu dönemde kendisi de içe kapanmıştır. Karakterlerinde de aynı izler görülmektedir.
· Doğa sevgisini barındıran hikâyeleri denizi, hayvanları ve insanın onlarla ilişkisini konu alır.
· Sevgi ve merhamet önemsediği ve güçlü bulduğu iki duygudur.
· Hikâyelerinde çoğu zaman balıkçıları, sokak satıcılarını, çöpçüleri yazar.
· İstanbul’un sokaklarını, boğazı, adaları kaleminde görür gibi oluruz.
Sait Faik Hikâye Armağanı Nedir?
Sait Faik 48 yaşında hayata gözlerini yumduğunda, yazdığı eserlerle aramızda yaşamaya devam etti. Hatta Burgazada’da onun adına yer alan müze, okurlarına onun dünyasını sunmaya devam ediyor. Onun adını yaşatmak isteyen annesi Makbule Hanım, 1955 yılında Sait Faik Hikâye Armağanı ödülünü başlatıyor ve bu ödülün bir gelenek olarak devam etmesine emek veriyor.
Edebiyat ödülleri aynı zamanda hikâyeciliği desteklemek ve yeni kalemleri Türk edebiyatına kazandırmak için önemli bir yere sahiptir. Bu ödül ticari kaygı taşımadığı için hikâye yazarı olarak anılmak isteyen kalemleri güçlendiriyor. O yüzden bu ödül, edebiyatın da ruhunu taşır. Ödül sahipleri, yapılış amacı sebebiyle sadece sanat için bir karşılık almış oluyor.
Sait Faik Hikâye Armağanı Neden Önemli?
Sait Faik, mal varlığını babasız çocuklara bırakmak ister. Bu düşüncesini annesiyle paylaşır. Annesi de bir vasiyetname hazırlar. O vasiyetnameye göre mal varlığının çoğunu ve eserlerinin telifini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bırakır. Ayrıca her sene edebiyat ustalarının o sene içinde yazılmış olan en iyi öyküyü seçmesini ister. O en iyi öyküye de Sait Faik Abasıyanık Hikâye Mükâfatı adını verir.
1964 yılından beri Darüşşafaka Cemiyeti ödül vermeyi üstlendi. 2003 ila 2011 yılları arasında Yapı Kredi Yayınlarıyla işbirliği kuruldu. 2012 itibariyle de Cemiyet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları işbirliğini sürdürüyor.
Bu yıl 71. kez verilecek olan ödül, 2024 yılında öykü kitabı yazan ve yayınlayan yazarlara açık. İlk kez bu yarışmaya katılacak olan yazarların öykülerini 28 Şubat 2025 Cuma, 17.00’a kadar Darüşşafaka Cemiyeti’ne teslim etmesi isteniyor. İki aşama ile değerlendirme yapılacak. İlk ön jüri ikinci olarak da jüri değerlendirecek. Değerlendirme sonuçları Mayıs ayında sonuçlanacak ve heyecanlı bekleyiş yerini ödül sahibine bırakacak.
1975’te Adalet Ağaoğlu, 1976’da Selim İleri, 1997’de Ayşe Kulin, 2021’de Şermin Yaşar, 2024’te ise Barlas Özarıkça gibi önemli isimler bu ödülü aldı. Aralarında Haldun Taner, Necati Cumalı ve Orhan Kemal’in de bulunduğu ödül sahipleri aldıkları ödülle genç yazarlar için ilham kaynağı oluyor.
Bu ödül ile:
· Hikâyeciliğin gelişimine katkı sunuluyor.
· Genç kalemler keşfediliyor.
· Edebiyatta sanatın önemi öne çıkarılıyor.
· Sait Faik’in edebiyat mirası genç nesillere aktarılmış oluyor.
Sait Faik’in Hikâye Anlayışı Bize Ne Anlatır?
Türk edebiyatı için Sait Faik’in kalemi, insan ruhuna dokunan inceliklerle doludur. O büyük olay örgüsünden çok, bir hisse odaklanır. Bir anı ön plana çıkarır. Bu tarzın en güzel örnekleri Son Kuşlar ve Mahalle Kahvesi’dir.
Okuyucunun ruhuna dokunan yazar, okuyucuya adeta deniz kokusunu hissettirir. Martı seslerini dinlettirir. Toplum tarafından hor görülen, kenara itilen insanlara dikkat çeker. İşsizlere, sokak köpeklerine sevgi ile yaklaşımın güzelliğini ortaya koyar.
Küçük anları, anlamlı hale getirerek hikâyeciliğe derinlik katmıştır. Yapaylıktan uzaklaşmış, doğal bir üslup gütmüştür. Dilindeki sadelik ve serbest anlatı, karakterin iç dünyasını daha kolay yansıtır. Bu sayede ruhsal çözümleri kolay yapar. Karakterin iç konuşmalarını okuyucu kendi ruhunda hisseder. İçimizden biri gibi yazar, sanki mahalle sakiniyle konuşurmuş gibi hissedersiniz. Resmî dilden çıkarak hayatın içinden bir dil kullanır.
Hikâye Yazmak İsteyenler Saik Faik’ten Nasıl Esinlenebilir?
Zülfü Livaneli’ye ilham veren ve sözü müziği kendisine ait Ada isimli şarkısında geçen “Bir insanı sevmekle başlar her şey” Sait Faik’in öyküsünde yer alır. Şarkıya ilham olan bu ifade, aslında Faik’in hikâyesinin büyük anlatısının özetini sunar: Derin anlamlar, bir cümlede saklıdır!
Burgazada Sait Faik için de bir sığınaktır. Livaneli’nin şarkısının adı bu nedenle de anlamlıdır. Hem ona hem de onu okuyan pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Ada’da balıkçılarla hasbihal etmesi, kahvehanelerde oturması, martı seslerinden huzur duyması onun adadaki hayatının yansımalarıdır. Onun doğallığı ve yalınlığı eserlerine de sinmiştir.
Hikâye sanatı ile ilgilenen genç kalemler Sait Faik’in tarzından neleri örnek alabilir?
· Sıradan görülen olaylar, hikâyenin ana temasını oluşturabilir.
· Geleneksel dildeki gibi süslemeye gerek olmadan da yazılabilir.
· Doğallık ve doğal olan ön plana çıkarılabilir.
· Faik gibi iç sesle konuşur gibi yazılabilir.
· Özgünlük en önemli belirleyicidir.
· Karakteri gerçek biri gibi düşünün.
· Karakteri onun gibi yaşatın, sadece tasarlamayın.
· Duygularınıza yer verin.
· Taklit etmeye değil, kendi kaleminizin gücüne inanın.