Amerikalı sanatçı Jason Stopa ülkemizde ilk kez Sevil Dolmacı Galeri’sinin ev sahipliği ile sergi açtı. Bu kişisel serginin başlığı Interior Monument. Sanatseverler 1 Mart’a kadar bu sergiye eşlik edebilir. Serginin bıraktığı izler ve sanatçının eserleriyle sorgulamaya çalıştığı anlamlar ise bu yazının konusu. Jason Stopa kimdir? Eserleriyle neyi anlatmaya çalışır?

Jason Stopa Kimdir?

Jason Stopa 1983 yılında doğdu. Indiana Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamladı. Ardından yüksek lisans için Pratt Institute’de bulundu. Halen Brookly’nde yaşamaktadır. Küratör ve yazar olarak da anılır. Pratt Enstitüsü, Görsel Sanatlar Okulunda ders vermeye devam eder ve Columbia Üniversitesi’nde akademik bir dergi için çalışmaktadır.

Yaptığı resimlerde hem analog hem de dijital bir dil vardır. Büyük fırça darbeleri kullanır. Yağlı boya çalışmaları yaparak resimlerinde şeffaf katmanlar oluşturur. Kendi ifadesiyle, çalışmalarını arabesk motiflerle ilişkilendirir. Kubbeler, yıldızlar, üçgenler resimlerinde tekrar eder. Dekor, kafes ve çerçeveleme kullanır. Dokunma ve yüzeyle ilgilendiğini ifade eder.

New York’tan İstanbul’a Sanat Yolculuğu

Sanatçı, Brooklyn’de yaşıyor hem bir ressam hem de bir yazar olarak anlatmak istediğini fırça darbeleriyle yaptığını ifade ediyor. Mimariyi gerek yeni gerekse olası bir dünya tasavvur etmenin daha önemli olduğunu göstermek için kullanıyor. Yani modern mimari yapıların formlarını, hem tarihsel ilişkilerini hem de zaman içindeki ilerlemesini sorguluyor. Baktığımız her resim bizde hava ile ışığın sanki titreşir gibi bir kompozisyondan geçtiğini hissettirir.

Resimler ilk bakışta, çok eğlenceli gelir ve ritmik tekrarlardan oluşur. Bu sergi de bize hem renklerin hem ışığın hem de mekanın birbiriyle olan ilişkisini yansıtır. Resimlerinin ne anlattığını ifade ederken ütopik mimariye gönderme yaptığını ifade eder. Yaptığı soyut resimler yağlı boya tablolar şeklinde sunulur. Soyutlamasının iki yönlü olduğunu söyler. İlki ilerlemeyle ilgili kavramları eleştiren yandır, ikincisi ise yaptığı soyutlama ile olasılıkların ufkunu açmaya dayalıdır.

Etkilendiği sanatçılar; Henri Matisse, Bob Thompson ve Stanley Whitney’dir. Resimlerinde onların etkileri görülür. Dikkat çeken kişisel sergileri Joy Labyrith New York’ta 2019’da gerçekleşmiştir. Fransa’da ise Hanging Gardens’dır. Özellikle Hanging Garden çok ilgi çekicidir. Boyalı duvarları resimlerinin asılması için bir sahne olarak düşündüğünü ifade eder. Böylece yaptığı resimlerin belirli bir mimari alan içinde sosyal gerçeklikle ilişkisini sorgulamayı amaçlamıştır.

Jason Stopa’nın Resimlerindeki Derin Anlamı Nasıl Yorumlayalım?

Onun resimleri izleyicisini hem renk hem ışık hem de mekan üzerine düşündürür. O, soyut resim içindeki geleneksel anlatım tarzını kendi modern yorumuyla birleştirerek sunar. Onun ortaya çıkardığı görsel dil, duyguları, anıları ve mekanı algılama üzerinedir. Parlak renk paletleri kullanır. Şeffaf katmanlar oluşturur. Fırçalarındaki darbe izleri büyük büyüktür. Resimlerinde dikkatimizi çeken şu dört nokta ile resme bakanlar aslında kendi anlamını bulur.

·         Jason Stopa’nın eserleri içinde kullandığı renkler hem bir estetiğin parçası hem de duyguları aktaran bir vasıtadır. Resimlerdeki sıcak tonlar resme bakanların içinde de bir sıcak enerji oluşturur. Soğuk tonlara bakanlar ise sakinlik hissedebilir. Bu renkler hem resme bakanlarda hem de kolektif hafızadaki hikayeyi uyandırma çabasıdır. Bu soyut bir anlatıdır.

·         Şeffaf katmanlarla sağlanan geçişler aslında hem zamanı hem de mekanı vurgular. Renklerdeki geçişler mekanla hislerin nasıl da bir arada olduğunu göstermek ister.

·         Bazen de mekana yönlendirmede bulunmaz, resme bakanın kendi içine ve zihnine bir atıf yapmaya gayret eder. Soyut formların asıl gayesi budur.

·         Interior Monument’te ise hem kamusal hem de özel alanların arasındaki çelişkiyi ön plana çıkarmak ister. Tabii bu kişisel sorgulamada aslında kişinin iç ve dış dünya algısını nasıl yaptığını göstermek için bir soyut anlamı da ifade eder.

Onun yaptığı resimlerde kesinlik diye bir şey söz konusu olmaz. Resme bakan kişi, kendi dünyasının içindeki anlamla resmi görür. Çünkü zaten amaç, resme bakan kişinin kendi anlamını bulması için verilen bir çabadır. Bu görsel deneyim, kişinin hem ruhsal hem de zihinsel bağ kurmasını sağlamak içindir. O yüzden onun resimlerine bakarken kullanılan renklerin, verilen formların ve yapılan ışık oyunlarının iç dünyanızda ne uyandırdığını keşfedin!

Mimari ve Soyutlama Bir Arada

Stopa’nın eserlerinde mimari unsurlar belirgindir. Ama o geometrik formları yeniden yorumlar ve onun bu soyut yaklaşımı, resme bakan kişiye tanıdık gelir. Aslında mekanlar yabancıdır ama yeni bir perspektifle sunduğu için mekanlar karşımıza fiziksel ve zihinsel imge olarak çıkar.

Kullandığı renklerle mekanın derinliği ve hacim algısı değişir. Bu da resme bakan kişide farklı duygusal tepkiler ortaya çıkarır. O yüzden onun resimlerindeki renkler sadece görsel bir unsur olarak önem taşımaz. Aynı zamanda duyguların da gösterimidir.

Çağdaş sanat içinde yorumlayacak olursak onun çizgisi çağdaşı ve dijitali bir araya getirir. Modernist sanatçılardan ilham alsa da kendi resimlerinde soyutlamayı figüratif öğelerle sunar. Onun özgün fırça darbeleri dijital çağın unsurlarından etkilenir. Bu etkinin kaynakları da çoğu zaman reklam panoları ve grafik olarak yapılan tasarımlardır.

İstanbul Sergisi Interior Monument

İstanbul sergisi için hazırlık sürecinde pek çok unsurdan etkilendiğini belirtir. Birçok kez durakladığını ve yeniden başladığını ifade eder. 2023’te Fransa’da bulunmuş ve bulunuşun kendisine yeni ilham kaynakları getirdiğini ifade etmiştir.

Bu serginin de esas teması, kamusal ve özel alanlar arasındaki çelişkinin vurgulanmasıdır. Bu iki farklı alana ait iç mekanları temsil ederken dekoratif objeleri ve kalıntıları da ele almıştır. Sergideki eserlerde pencere motifleri bulunur. Bu eserlerin her biri, kendisine bakanların içindeki anıtları keşfetmesine hizmet ediyor. Fiziksel ve duygusal yolculuğa çıkmak isteyenler bu eserleri inceleyip kendi yaşamlarıyla nasıl paralellik kurabileceklerine bakabilir.

Sanatçı, sergi vesilesiyle İstanbul’a ilk kez gelmiştir. İstanbul’un kültür dokusundan etkilendiğini ve buradaki mimarinin kendinde derin izler bıraktığını söyler. Kendisiyle yapılan Jason Stopa röportajları sırasında resimlerinde İstanbul’un tarihi dokusunun etki bıraktığını belirtir. Kenti Doğu ile Batı sentezi olarak değerlendirir ve camilerden etkilendiğini söyler. Şehirdeki kültürel çeşitlilik, resimlerine de yeni bir boyut katmıştır.