Evlilik hayatımız boyunca verdiğimiz en önemli kararlardan biridir. Bu kararı verirken sevgi ve aşk yanımızdadır. Sevgiyle çıktığımız bu değerli yolda bir anda anlayamadığımız şekilde fırtınalarla, engebelerle yüz yüze geliriz.
Hiç beklemediğimiz bu iniş çıkışlar, evliliğimizin rotasını çizer. Peki, biz bu fırtınalara hazır mıyız? Evlilikte sorunlar nasıl çözüme kavuşur? Fırtınalı günler nasıl atlatılır? Bu yazıda evlilikte yaşanan en genel sorunlara bildiğimiz ama pratik ipuçları ile çözümler sunmaya çalışacağım.
İletişim: Dinleme ve Konuşma Dengesi
Evlilik uzun süre yol aldığımız bir yolculuksa bu yolculukta bize eşlik edecek en önemli yakıt, iletişimdir. İletişim deyince akla ilk gelen hemen kendimizi anlatmaktır. Aslında evlilikte sağlıklı iletişim sadece konuşmak değildir; eşimizi duyabilmek, onu anlayabilmektir. Kendimizi anlatabilmek kadar karşımızdakini anlayabilmek dengeyi kurar. Kendinize şu soruları sorun:
· Gerçekten eşimi dinliyor muyum?
· Onu yargılamadan anlayabiliyor muyum?
Doğru iletişim bu iki soruya verdiğimiz cevapta saklı. Çünkü kızdığımız veya tartıştığımız esnada bizi tetikleyen, cevap vermeye odaklanmaktır. O esnada karşı tarafı duymayız bile. Elbette bizi cevap vermeye iten ve konuşmayı çatışmaya dönüştüren pek çok etken vardır: değersizlik hissi, daha önce konuşulmayan duygular, geçmişte yaşanan sorunların çözümsüz kalması, ilgisizlik, ihmal gibi.
Bu kısır döngüden çıkmanın yolu, etkili iletişim kurmayı başarabilmektir. Bu da karşı tarafı duymaktan geçer. Maalesef az önce sıraladığımız çatışmayı tetikleyen duygu ve düşünceler esnasında bunu yapmak kolay değildir. Tartışmanın kontrolden çıktığını hissettiğiniz anda konuşmaya ara verin. Mola verip sakinleştikten sonra ancak karşı tarafın söylediklerini gerçekten duyabilirsiniz.
Sürekli haklı olma çabası, eşinizin ihtiyaçlarını görmezden gelmenize sebep olur. Bu da iletişimdeki dengeyi bozar. Basit, aslında hep duyduğumuz 3 tane etkili adım, sorunların da üstesinden gelmemize yardımcı olur. Nedir bu adımlar?
· Eşinizle göz teması kurun.
· Eşinizin anlattıklarını anladığınızı gösterin. Bunun için “Bu durumun seni üzdüğünü anlıyorum” deyin!
· Yargılamayın, onu üzen durumu gerçekten anlamaya çalışın.
Anlama çabası, yargının önüne geçtiğinde tartışmaya sebep olan gerçek durum da gün yüzüne çıkar. Klişe de olsa kabul ettiğimiz gerçek iletişim olmadan hiçbir şeyin olmayacağıdır.
Neden Tartışıyoruz?
Her evlilik tartışmadan nasibini alır. Fırtınanın olmadığı, rüzgarın esmediği ev yoktur. Fakat kimi rüzgar estiği yerde gül kokusu bırakır kimi rüzgar etrafı alabora eder. İşte bu şiddeti belirleyecek olan kullandığımız iletişim dilidir. Kötü tartışma iletişimi baltalayan bütün unsurları taşır:
· Bağırma: “Neden anlamıyorsun?”
· Hakaret: “Hiçbir şeyi anlamıyorsun!”
· Suçlama: “Senin yüzünden, böyle yapmasaydın bunu yaşamazdık!”
· Aşağılayan sözler: “Yetişkin gibi davranmıyorsun, çocuk gibisin!”
· Küçümseme: “Hiç anlamıyorsun!”
· Sorunların üstünü örtme: “Artık sıkıldım, tartışmak da istemiyorum.”
· Konuşmaktan kaçma: “Sürekli aynı konu, artık konuşmak istemiyorum!”
· Sürekli haklı olmaya çalışma: “Kabul et artık, ben haklıyım!”
Peki bu tarz cümleler yerine, evlilikte anlayış ortamını oluşturabilecek ifadeler kullanabilir miyiz?
· Yüksek sesle konuşmak yerine, daha sakin bir ses tonuyla konuşmayı deneyin. “Seninle sakin konuşmak istiyorum, beni gerçekten anlamanı istiyorum. Bu konuda üzülüyorum.”
· Eşinizi eleştirmek yerine kendi duygularınızı ifade edin. “Anlaşılmadığımı düşünüyorum, bu beni üzüyor.”
· Suçlamak yerine diyalogu tercih edin. “Seninle aynı fikirde değiliz, ama bunu aşmak için şu yolu deneyebiliriz.”
· Aşağılamak yerine, eşinizin değerini ortaya çıkarın. “Kabul ediyorum, fikirlerimiz farklı. Seni anlamaya çalışacağım.”
· Küçümsemek yerine ona saygı duyun. “Senin bu konu hakkında fikrini merak ediyorum.”
· Sorunların üstünü örtmeyin. “Birlikte çözüm üretmek için konuşalım!”
· Konuşmaktan kaçmak, sorunların büyümesine sebep olur. “Bu konuyu geçiştirmeyelim, sakin şekilde konuşmaya çalışalım!”
· Haklı olmaya çalışarak çözümü ertelemeyin. “Senin ne düşündüğünü anlamaya çalışıyorum.”
Unutmayalım ki karşılıklı anlayış ve saygı ile iletişim güçlenebilir!
Beklentileriniz Gerçek mi?
Hangimiz romantik filmlerin etkisi altında kalmadık? Hepimiz masallardaki gibi mükemmel bir eş istiyoruz. Evlilikle ilgili oluşturulan algılar, evlilikle ilgili beklentileri etkiliyor. Çiftler her anın uyum içinde geçmesini bekliyor. Ufak bir sorunda da büyük hayal kırıklığı yaşanıyor. Evlilikten neler bekliyoruz?
· Eşimizle her konuda aynı fikirde olmayı hayal ediyoruz.
· Her an romantik sürprizlerle dolu, aşk dolu olsun istiyoruz.
· Her şeyi istediğimiz anda rahatça konuşmayı arzu ediyoruz.
· Her zaman hem maddi hem de duygusal olarak destek bekliyoruz.
· Eşimizin eksiksiz olmasını hayal ediyoruz.
Peki gerçek hayatta ne ile karşılaşıyoruz?
Hayal kırıklığı!
Neden?
Çünkü hiçbirimiz mükemmel değiliz! Farklı ailelerde, farklı alışkanlıklarla yetiştirildik. Anlaşmazlıklar, görüş farklılıkları normal. Beklenti içinde olmak, karşı tarafın hatalarına odaklanmayı getirir. Bu da ilişkiden umduğunuzu alamamanıza sebep olur. Herkes kendi kusurlu yanlarına odaklanırsa zaman içinde evlilik uyumu gerçekleşir. Beklentilerinizi gözden geçirin:
· Eşinizin güçlü yanları neler?
· Onun hangi olumlu davranışlarını beğeniyorsunuz?
· Birbirinize alan açıyor musunuz?
· Kişisel ihtiyaçlarınız, hobileriniz var mı?
· Sorunları açıkça konuşabiliyor musunuz?
Hiçbir evlilik, filmlerde veya sosyal medyada gördüğümüz güzel ve kusursuz anlardan ibaret değildir. Gerçek bir ilişkide çatışmaların ve anlaşmazlıkların olması doğaldır. İletişimi güçlendiren bu anları kabul edip, çözüm odaklı düşünmek ve davranmaktır.
İş stresi, çocukların sorumluluğu, evin yükü derken yaşanan hayal kırıklıkları artabilir. İlişkide tıkanma yaşanan anları çözmek bizim elimizdedir. Tüm çabalara rağmen çözüm olmuyorsa bir aile terapisti ile beraber yol almak ilişki becerilerini geliştirmek için önemli bir adım olacaktır.
Hatalarınızı Kabul Edin!
Baştan kabul edelim; kusursuz evlilik yoktur! Dilimize son yıllarda pelesenk olan “Haklı mı olmak istersin mutlu mu?” ifadesi, burada yerini bulur. Hepimiz hata yapıyoruz, yapabiliriz. Birbirimizi haklı olduğumuz anlarda suçlamak yerine, hatalardan nasıl ders çıkarabileceğimize odaklanmak, evliliğimizi güçlendirir. Bazen samimi bir özür, hoşgörülü olmak pek çok sorunun büyümeden ortadan kalkmasına sebep olur.
· “Ben böyle davranarak seni üzdüm, incittim!”
· “Böyle olmaması için çabalayacağım!”
Kişi hatalı olduğunu nasıl anlar?
· Eşi sürekli üzgün olan biri kendini sorgulayabilir.
· Eğer araya mesafe koymuşsa bir sıkıntı var demektir.
· Her konuşma tartışmayla bitiyorsa bu sorunun altında yatan sebeplere odaklanmak gerekir.
Açık iletişim içinde olmak, dürüstçe kendiyle yüzleşebilmek sorunların çözümünde etkili olur. Sağlıklı bir şekilde ilişkinin devam etmesi, sorumluluğu almaya ve üzerine düşeni yapmayı gerektirir. Hatalardan ders çıkarmak, ilişkiyi güçlendirir.
Sevgi Diliyle Güçlenin
Evlilikte sevgi sadece kelimelerle gösterilmez. Davranışlar da eşlik eder. Her birimizin sevgiyi gösterme biçimi farklıdır. Hatta bu konuda bir teori oluşturan Dr. Gary Chapman sevgi dilini 5’e ayırmıştır:
· Sözcüklerin gücü: Eşimize kullandığımız takdir ifadeleri ve iltifatlar.
· Fiziksel temas: El tutmak, sarılmak gibi.
· Eylem: Sofra hazırlamak, yemek yapmak gibi hizmet davranışları gösterme.
· Hediye alma: Sevgiyi gösteren bir jest veya ufak bir hediye alma.
· Zaman geçirme: Kaliteli zaman geçirerek eşle bağı güçlendirme.
Evlilikte empati ile iletişiminiz de sevginiz de beslenir. Birbirini anlama çabası, ihtiyaçları fark etme ve Chapman’ın 5 sevgi dili göstergesi uygulanırsa evlilik bağı güçlenir.
İletişim, sevgi ve sabır ile beslenir. Evlilik bu üçgenle gelişir ve ömür boyu sağlıklı bir şekilde devam eder. Çözümsüz hiçbir sorun yoktur! Sağlam bir evlilik, çaba gerektirir! Bugünden itibaren çaba göstermeye ne dersiniz