Teknoloji istesek de istemesek de hayatımızın merkezine yerleşmiş durumda. Televizyon, tablet ve akıllı telefonlar olmadan günü tamamlayan çok az insan var. Özellikle pandemi dönemiyle birlikte ekranla olan ilişkimiz değişti. Ekran başında kalma süresi hem çocuklar hem de yetişkinler için artmaya devam ediyor. Ailece birlikte vakit geçirme, sohbet etme, oyun oynama gibi kavramlar değişmeye yüz tutuyor. Şimdilerde herkesin elinde bir telefon, ekranların gölgesinde vakitler geçip gidiyor.
Teknoloji hayatımızın her alanında kullanılıyor ve her an her soruya cevap bulabildiğimiz bir alan sunuyor. Bu alan dijital dünyada çocuk yetiştirme konusunda aileler için fırsat olduğu gibi riskler de barındırıyor. Alışkın olduğumuz öğrenme ve eğlenme yolları değişirken çocukların dijital cihazlarla ilişkisinin nasıl olması gerektiği sorgulanıyor. Sağlık riskleri sık sık gündeme geliyor. Biz de soruyoruz anne-baba olarak ne yapabiliriz?
Çocukların Fiziksel ve Ruhsal Sağlığı Nasıl Etkileniyor?
Ekran başında geçirilen süre arttıkça çocukların fiziksel sağlığı olumsuz etkileniyor. Çocuklar ders çalışmak, oyun oynamak için saatlerce ekran karşısında kalıyor. Eğlenceli videoların başında dakikaların akıp gittiğini düşünürsek ekran süresinin zararları oldukça fazla. Zaten yapılan araştırmalar bazı tehlikeleri gözler önüne seriyor:
· Göz sağlığı olumsuz etkileniyor. Ekranın yaydığı ışık gözde kuruluğa, zaman zaman bulanık görmeye ve baş ağrısına sebep olabiliyor. Ekran göze en yakın mesafede durduğu için göz kasları yoruluyor. Bu da rahatsızlıklara sebep oluyor. Etrafınıza bir bakın, gözlük kullanan çocuk sayısındaki artış bile araştırmalara söz bırakmayacak cinsten.
· Duruş bozukluklarına sebep oluyor. Özellikle boyunda, sırtta ağrılar görülüyor. Özellikle başın öne doğru eğilmesi, uzu süre telefon elde oyun oynamak boyun kaslarını zayıflatıyor ve “telefon boynu” da denilen duruş bozukluklarına yol açabiliyor.
· Hareketsizliğin artması ile çocuklar uzun süre ekran odaklı kalıyor. Bu da kas gelişimine zarar veriyor. Kemik sağlığı ne yazık ki olumsuz etkileniyor.
· Uyku düzeni bozuluyor. Uyumadan önce saatlerce ekran ışığına maruz kalmak, melatonin üretimine engel olarak çocukların yeterince iyi uyku almasını önlüyor. Uyku kalitesinin büyüme ve gelişim üzerinde ne kadar etkili olduğunu hepimiz biliyoruz.
· Baş ağrısı, hatta migren gibi ağrılar sık görülüyor. Bu çocuklar, odaklanma sorunu yaşıyor.
Çocukların sadece bedensel sağlığı etkilenmiyor, ruh dünyaları da zarar görüyor. Çocukların ruh sağlığı üzerinde de farklı riskli durumlar gözleniyor:
· Bir ekrana bakarak sürekli değişen görüntüler izlemek dikkat eksikliğine yol açıyor.
· Bir şeye uzun süre odaklanamayan çocukların sabır eşiği de düşüyor.
· Yeterli uyku alamayan çocukta kaygı, depresyon ve stres gibi yan etkiler görülebiliyor.
· Sürekli mükemmel hayat izleyen çocuklar kendi hayat şartlarıyla ilgili mutsuzluk hissi yaşıyor.
· Siber zorbalık kavramı hayatımıza gireli çok oldu. Çeşitli duygusal sorunlar kaçınılmaz olarak yaşanıyor.
· Aileyle kurulan iletişimde azalma, ailece geçirilen vakitte daralma oluyor.
Dijital Alışkanlıklar Sağlıklı Bir Şekilde Geliştirilebilir mi?
Çocuklar dijital alışkanlar edinirken zorlanmıyor çünkü bu cihazlar onlar için oyun ve eğlence aracı olarak görülüyor. Bilgilendirici videolar, interaktif öğrenme onların bilgi edinmelerini sağladığı gibi güvenilir kaynak kullanımını da beraberinde getirir. Tam da bu noktada ailelere ve eğitimcilere düşen sorumluluk, eğitici içeriklerle ve dijital okuryazarlık becerilerinin doğru kullanılmasıyla ilgili yönlendirmede bulunmak.
· Ekran süresi ile sınırınız olsun.
· Eğitici içerikler izleyin.
· Oynadığı oyunları beraber seçin.
· Ekran ortak kullanım alanı içinde yer alsın.
· Ekran dışında geçirilecek vakti eğlenceli hale getirin.
· Haftanın belirli günlerini ve saatlerini dijital cihaz uzaklaşma saati yapın.
Dijital cihazlar olumsuz yönlere sahip olduğu kadar iyi değerlendirildiğinde hayatımızı kolaylaştıran büyük bir etkiye sahip. Doğru şekilde kullanıldığında büyük fırsatlar sunuyor. Online ortamda yüzlerce bilgiye ulaşmak, kurs görmek, bir proje geliştirmek artık çok kolay.
Her ne kadar olumsuz etkiler olsa da dijital dünya dengeli şekilde kullanılabilirse o olumsuz etkiler en az riskle atlatılabilir.
Teknoloji ile Çocuklar Arasında Denge Kurmak
Amerikan Tıp Derneği geçtiğimiz günlerde yayınladığı araştırmasında çocukların 7-8 saat boyunca ekran karşısında kaldığını gösteriyor. 181 çocuk üzerinde yapılan gözlemlerde ekran başında geçen süre 3 saatle sınırlandığında çocuklardaki olumlu davranışlar hemen kendisini gösterdi. Stres etkileri azaldı. Daha sosyal hale geldiler.
Araştırmalar uzun süre ekrana maruz kalan bebeklerin ve çocukların dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi nörogelişimsel bozukluklar yaşadığını gösteriyor. Otizm en sık görülen bozuklukların başında geliyor. Dernek yaptığı araştırmalara dayanarak 3 yaşına kadar çocukların ekranla tanışmasını tavsiye etmiyor.
Teknolojiyi doğru kullanma yolları konusunda araştırmalar yapan Dr. Kristy Goodwin etkili birkaç öneriye sahip:
· 20 kuralı: 20 dakikada bir 20 saniye boyunca 6 metre uzağa bakarak 20 kez gözleri kırpmak.
· Doğaya çıkarak gün ışığından yararlanmak. Bu hem göz sağlığını etkiliyor hem de uyku düzenini koruyor.
· Günde en az 1 saat fiziksel aktivite yapmak.
· Açık havada programlanmamış şekilde zaman geçirmek.
· Boyun ve sırt ağrısı yaşamamak için ekran mesafesini ayarlamak.
· Elektromanyetik radyasyon yayan cihazları kesinlikle elde tutmamak ve kucakta taşımamak.
· Kulaklık kullanımı söz konusuysa en fazla 1 saatle düşük ses seviyesinde tutmak.
· Yatak odasında, yemek masasında ve çocukların oynayabileceği alanlarda ekran bulundurmamak veya kapalı tutmak.
Dijital Detoks Yüz Yüze İletişimi Arttırır mı?
Yüz yüze iletişim kurmayı kaç kişi başarabiliyoruz? Genel olarak sorduğum bu soruyu aile içindeki iletişim için de düşünelim. Kaçımız eşimizin gözüne bakarak konuşuyor? Kaçımız çocuğumuzun boyuna inip onun gerçekte ne demek istediğini anlıyor?
Hepimiz kendi yaşamımızda teknolojiyi kaçınılmaz olarak kullanıyoruz. Hatta aile bireyleri birbirini sosyal medyadan takip ederek paylaşımlara beğeni atıyor. Ama gerçek hayatta yan yanayken o beğeniler yerini eleştirilere, söylentilere bırakıyor. Sanalda yapılan bir beğeni, yüz yüzeyken kullanılan bir sevgi sözcüğünün, sıcak bir tebessümün yerini alabilir mi?
Bu soruya verdiğimiz cevap evet ise diijital detoks yapma zamanı gelmiş demektir. Diyaloglarımız ekranların gölgesinde kalmasın! Aile üyeleri olarak kaliteli zaman geçirmek için ekran süresi kuralı belirleyin:
· Herkesin evde olduğu saatler ekran süresi bir saatle sınırlı kalsın.
· Sohbet saatinde, özellikle yemek saatlerinde, çay vakitlerinde telefonlar başka bir odada dursun.
· Ailece dışarıda geçirdiğiniz süreyi arttırın.
· Evde oyun saati, kitap okuma saati gibi zaman dilimleri belirleyin.
· Çocukların ekran süresini kısıtlayan programları kullanın. Bu uygulamalar ile kullanılan süreye ve kullanılacak programlara limit getirilebiliyor.
Teknolojiyi Doğru Yöneterek Ailenizi Güçlendirin
Teknoloji ve aile ilişkileri yan yana geldiğinde zihnimizde oluşan tablo, tamamen birbirinden ayrışması yönünde oluyor. Bu da çocuklarla aramızdaki bağı zedeliyor. Aslında teknolojiyle de kaliteli zaman geçirmek mümkün.
· Haftada bir sinema gecesi düzenlenebilir.
· Etkileşimli yarışmalar izlenebilir.
· Beraber eğitici dijital oyunlar oynanabilir.
· Dijital sanat etkinlikleri yapılabilir.
· Egzersiz videoları izlenerek beraber fiziksel aktivite yapılabilir.
· Her hafta bir konu belirleyerek araştırma yapılabilir.
· Bu yıl tatile gidilecek şehir veya ülkeyle ilgili araştırma yapılıp bilgi paylaşımı gerçekleşebilir.
Belirli sınırlarla teknolojiyi eğlenmeye ve öğrenmeye adapte ederek iletişimimizi arttırıcı bir araç olarak kullanabiliriz. Bugün beraber geçirdiğiniz her dakika, aile bağlarını güçlendirici hale dönüşsün. Ekranda izledikleriniz günün sonunda çoktan demode olacak; ama ebeveyn çocuk ilişkileri için yaptığınız yatırımlar, gelecekte hatırlanacak en güzel anıları oluşturacak!