Uzun yıllardır devam eden kapsamlı soruşturma, Yeni Zelanda'da devlet ve kilise bakımı altındaki çocuklar ve yetişkinlerin maruz kaldığı istismarı ortaya çıkardı. Çarşamba günü yayınlanan rapor, devlet kurumları ve kiliselerin, bakmakla yükümlü oldukları kişilere yönelik istismarı önleme ve durdurma konusunda başarısız olduğunu, hatta bu durumu kabul etmede yetersiz kaldığını gözler önüne serdi. Raporda, 70 yıllık süreçte 200.000 kişinin istismara uğradığı belirtildi ve bu durumun “akıl almaz” bir ölçekte olduğu vurgulandı.

Denetim zayıftı, istismarcılar ceza almadı

1950’li yıllardan itibaren devlet ve din kurumlarına yönelik denetimin oldukça zayıf olduğu ve istismarcıların nadiren ceza aldığı ifade edildi. Raporda, bu dönemde devlet ve kilise kurumlarının denetim ve yaptırım eksikliği nedeniyle istismarların devam ettiği belirtildi.

Hükümetten ilk kez “İşkence” ifadesi

Yeni Zelanda hükümeti, devlet hastanelerindeki çocuklara yapılan kötü muamelenin "işkence" anlamına geldiğini kabul etti ve 12 Kasım'da koruyucu aile ve dini bakımda istismara uğrayan herkesten resmi olarak özür dileyeceğini açıkladı. Hükümet yetkilileri, bu istismarlara karşı gereken önlemleri almamış olmalarının büyük bir hata olduğunu belirtti.

Milyarlarca dolar tazminat bekleniyor

İstismar mağdurlarına ödenecek tazminat tutarının milyarlarca dolara ulaşması bekleniyor. Başbakan Christopher Luxon, tazminat miktarını açıklamak için henüz erken olduğunu söylerken, istismarı inkâr eden ve örtbas eden yetkililerin işten çıkarılması konusunda net bir vaatte bulunmadı.

Kraliyet komisyonu ve ulusal rezalet

Soruşturmanın, Yeni Zelanda’da gerçekleştirilebilecek en üst düzey soruşturma olan Kraliyet Komisyonu tarafından yapıldığı belirtildi. Raporda, bu olaylar “ulusal bir rezalet” olarak nitelendirildi ve bu adaletsizliklerin ele alınmaması halinde ulus adına kalıcı bir leke olacağı vurgulandı.

Toplumsal ve kurumsal eleştiriler

Raporda, hükümet ve dini kurumların üst düzey yetkilileri eleştirildi. Bu yetkililerin istismarı örtbas etmeye ve mazur göstermeye devam ettikleri belirtildi. Soruşturma, devlet kurumlarındaki, koruyucu aile bakımındaki, din, tıbbi ve eğitim kurumlarındaki istismar vakalarını inceledi ve yaklaşık 2.500 mağdurla görüşüldü.

 En büyük mağdur yerli halk Maoriler

Soruşturmada, istismara uğrayanların büyük çoğunluğunun yerli halk Maoriler olduğu belirtildi. Yerli çocukların daha kötü tesislere yerleştirildiği ve daha yoğun istismara maruz kaldığı ifade edildi.

Önerilen reformlar

Raporda, çocuk ve savunmasız yetişkinlerin istismarına karşı önerilen reformlar arasında, özel ofislerin kurulması, istismarcılara adanmış sokak ve anıtların yeniden adlandırılması, medeni ve ceza hukukunun reformu, çocuk refah sisteminin yeniden yazılması ve akıl hastanelerindeki işaretlenmemiş mezarların araştırılması yer alıyor.

Uluslararası tepkiler

İsrail'in Gazze'deki saldırılarında çoğu çocuk ve kadın 14 kişi öldü İsrail'in Gazze'deki saldırılarında çoğu çocuk ve kadın 14 kişi öldü

Yeni Zelanda’daki bu geniş çaplı soruşturma, dünya genelinde benzer olaylara dikkat çekerken, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerde de benzer sorunlarla yüzleşilmesi gerektiği vurgulandı. Soruşturmadan sorumlu kişiler, “Bu büyük ihlaller, Yeni Zelanda’nın uluslararası ve yurtiçinde kendini insan haklarının bir kalesi ve sevgi dolu bir ailede çocuk olmanın güvenli ve adil bir ülkesi olarak tanıttığı bir dönemde meydana geldi,” ifadelerini kullandı.

Editör: Ömer Faruk Bostancı