Mehmet Fatih Kacır, TRT'nin bu yıl 8'incisini düzenlediği TRT World Forum 2024'te "Akıllı Teknoloji, Büyük Sorunlar: Yapay Zekanın Siyaset ve Toplum Üzerindeki Etkisine Yön Vermek" başlıklı oturumun açılışında konuştu.
Geleceğin teknolojilerinin artık uzak hedefler olmadığını belirten Kacır, hayatın her alanında, sosyal olarak nasıl bağlantı kurulduğu, işlerin nasıl yürütüldüğü, malların nasıl üretildiği ya da tüketicilerin nasıl etkileşimde bulunduğu fark etmeksizin teknolojinin dönüşümü yönlendirdiğini dile getirdi.
Kacır, yapay zekanın bu devrimin öncüsü, yaşama, çalışma ve yönetme biçimini yeniden şekillendirme gücüne sahip bir alan olduğuna işaret ederek, "Hem inovasyon için itici bir güç hem de yıkım için bir katalizör görevi görüyor." diye konuştu.
Yapay zekanın kuruluşların daha akıllı, veriye dayalı kararlar almasını, tedarik zincirlerini optimize etmesini ve son derece kişiselleştirilmiş müşteri deneyimleri sunmasını sağladığını dile getiren Kacır, şunları söyledi:
"Şirketler, yeni gelir fırsatlarını ortaya çıkarmak, tekrar eden süreçleri otomatikleştirmek ve benzeri görülmemiş bir hızda yenilik yapmak için yapay zekadan yararlanıyor. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, kamu hizmetlerini iyileştirmek, yönetişimi güçlendirmek ve karmaşık toplumsal zorlukları ele almak için yapay zekanın dönüştürücü potansiyelini giderek daha fazla kabul ediyor. Ancak bu ilerlemeler beraberinde yeni sorular ve sorumluluklar da getiriyor."
Kacır, yapay zeka gelişiminin çoğunun birincil hedeflerinin genellikle kar maksimizasyonu ve rekabet avantajını korumak etrafında dönen özel şirketler tarafından yönlendirildiğini dile getirerek, "Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve dünyanın geri kalanı arasında yapay zeka geliştirme ve dağıtımında artan uçurum, güç yoğunlaşması konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır. Bu dengesizlik, yapay zeka güdümlü bir gelecekte birçok ülkeyi marjinalleştirme ve küresel yapay zeka ortamını şekillendirmede söz sahibi olmama riskini taşımaktadır." dedi.
- "Yapay zekanın hızlı ilerleyişini görmezden gelmek ne gerçekçi ne de akıllıca"
Kolektif tepkilerin yapay zekanın bir güçlendirme ve ilerleme aracı mı yoksa bir kontrol ve dışlama mekanizması mı olacağını belirleyeceğini kaydeden Bakan Kacır, yapay zekanın hızlı ilerleyişini görmezden gelmenin ne gerçekçi ne de akıllıca olmayacağını ifade etti.
Kacır, toplumu dönüşüme proaktif bir şekilde hazırlamanın önemine işaret ederek, inovasyon ekosistemlerini teşvik etmeyi, yeni kurulan şirketleri desteklemeyi ve dijital ekonomideki fırsatlara kapsayıcı erişimi sağlamanın gerekliliğine değindi.
Kacır, "Bu kapsamlı strateji, geleceğe hazır bir iş gücü yetiştirmeyi, sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmeyi ve Türkiye'yi inovasyon ve teknolojik mükemmellikte küresel bir lider haline getirmeyi amaçlayan Ulusal Teknoloji Girişimimizin merkezinde yer almaktadır." diye konuştu.
- "Gençlerimizi beceri ve bilgiyle donatıyoruz"
Türkiye'nin en büyük varlığının gençleri olduğunu aktaran Kacır, gençlerin enerjileri, yaratıcılıkları ve potansiyellerinin ülkeyi geleceğin zorluklarına ve fırsatlarına hazırlama çabalarının arkasındaki itici güçler olduğunu söyledi.
Gençleri hızlı teknolojik gelişmelerin şekillendirdiği bir çağda gelişmek için ihtiyaç duydukları beceri ve bilgiyle donattıklarını kaydeden Kacır, "Sağlam ve gelişmiş veri işleme altyapısının, yapay zeka teknolojilerinin başarılı bir şekilde geliştirilmesi ve dağıtımı için temel olduğunu anlıyoruz." ifadesini kullandı.
Kacır, yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve dağıtımında etik standartları, şeffaflığı ve hesap verebilirliği önceliklendiren küresel bir çerçeve oluşturmaya derinden bağlı olduklarını ifade ederek, "Güçlü teknolojik altyapımız ve yüksek vasıflı işgücümüzle, çeşitliliği yansıtan, kültürel nüansları kucaklayan ve küresel bir toplumun ihtiyaçlarını karşılayan yapay zeka çözümleri oluşturmak için diğer uluslarla iş birliği yapmaya istekliyiz." dedi.
- "Ahlaki ilkeler ve değerlerin yokluğunda teknolojik ilerlemelerin tehlikelerin göz ardı edilmemesi gerekiyor"
Bakan Kacır, teknolojiyi karmaşık zorlukları ele almak için bir araç olarak benimserken, ahlaki ilkeler ve değerlerin yokluğunda teknolojik ilerlemelerin tehlikelerinin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, bunun çarpıcı bir örneğinin Filistin'de görüldüğünü ifade etti.
Teknolojinin insanlığı yüceltmek yerine, zulümlerin kolaylaştırıcısı haline gelerek masumları öldürmek için kullanıldığını aktaran Kacır, şunları kaydetti:
"Ne yazık ki, uluslararası örgütler insan haklarının açık ihlallerine tutarlı bir ahlaki yanıt sunamadı. Benzer şekilde, erişimleri artık günlük varlığımızın neredeyse her köşesine uzanan bir avuç teknoloji devi arasında artan güç yoğunlaşmasını ele almak için tasarlanmış mekanizmaların eksikliği de göze çarpmaktadır. Bu tür bir merkezileşme, dengeli teknolojik büyümeyi teşvik etmek için hayati önem taşıyan çeşitliliği ve adaleti tehlikeye atıyor."
Kacır, şeffaflığın sağlanması için mekanizmaların oluşturması gerektiğine işaret ederek, "Topluluklara yeniliklerin hayatlarını nasıl etkileyeceğini şekillendirme gücü vermeliyiz. Yarattığı değer, sağladığı ekonomik büyüme veya vadettiği refah ne olursa olsun, yol gösterici bir çerçeve olmadan teknoloji bizi nihayetinde yeni felaketlere sürükleyecek ve geçmişin hatalarını tekrarlayacaktır." diye konuştu.