KUZEY DENİZİ’NİN DİBİNDE BİR ‘OFİS’

Chris Lemons'a göre o gün ‘ofiste normal bir gündü’. Ta ki işler ters gidene kadar. Ama işler ters gittiğinde, çok kötü ve çok hızlı bir şekilde ters gitmişti. Ofis aslında Lemons'ın neredeyse yarım saat boyunca havasız kaldığı Kuzey Denizi'nin dibiydi.

Lemons satürasyon dalgıcı olarak çalışıyor, bir aya varan süreler boyunca özel bir gemide basınçlı bir odada yaşıyor ve açık deniz yapılarında çalışmak üzere bir dalış çanıyla deniz tabanına indiriliyordu.

Lemons, bunun ciddi bir iş ama kendisi için bir rutin olduğunu, o çanla aşağı inmenin işe taksiyle gitmek gibi bir şey olduğunu ve orada kendimi her zaman rahat hissettiğini söylüyor.

18 Eylül 2012'de Lemons, meslektaşları Duncan Allcock ve Dave Yuasa ile 90 metre derinlikte çalışmak üzere dalış çanına bindi. Üçü arasında en deneyimli olan ve Lemons'un akıl hocası sayılabilecek Allcock çanın içinde kalacak, Lemons ve Yuasa ise dalış kıyafetleriyle bir manifolddaki (petrol endüstrisinin kullandığı, yaklaşık bir ev büyüklüğünde, büyük sarı bir sondaj yapısı) bir boruyu onarmak için dışarı çıkacaktı.

Satürasyon dalgıçları çana, iletişim, güç ve ışığın yanı sıra nefes almaları için oksijen ve helyum karışımı, ısınmaları için sıcak su ve çanın güvenliğine geri dönüş yollarını bulmalarını sağlayan kablolar olan göbek bağlarıyla bağlıdır.

Çan ise 120 kişilik mürettebatı olan ve Aberdeen'in 103 km kuzey doğusunda bulunan dalış destek gemisi Topaz'a bağlıydı. Gemi, bir ‘dinamik konumlandırma’ bilgisayar sistemi tarafından yönlendirilen dalış alanı üzerindeki yerini çapa olmadan tutuyordu.

O gün hava kötüydü, 35 knot rüzgâr ve 5,5 metrelik dalga vardı. Ancak Kuzey Denizi için alışılmadık ya da dalışı engelleyici bir durum değildi.

Lemons, “Dipte bunu pek fark etmiyoruz. Aslında hava karanlık olmasına rağmen görüş mesafesi çok kötü değildi. Genelde Kuzey Denizi'nde pek bir şey göremezsiniz. Kendinizi yönlendirebilmek işin yarısıdır. Ancak bu sefer, bulunduğumuz yerden çanı görebiliyorduk” dedi.


Dalgıçların basınç odası.

Kuzey Denizi’nin dibinde, oksijensiz, ışıksız, yapayalnız… 25 dakikadan fazla bir süre havasız kaldı O karanlıktan nasıl çıktı

Neler olup bittiğini anlayamamışlardı. Lemons ve Dave ele ele tutuşmuş, sadece o güvenli yere geri dönmeye çalışıyorlardı.

Ama aniden, Lemons daha fazla tırmanamadı. Göbek bağının bir halkası üzerinde çalıştıkları manifolda takılmıştı. Gemi çanı çekmiş, o da göbek bağını çekmişti.

Lemons, “Sıkıştığını hemen anladım. Göbek bağını sıkıca çeken 8.000 tonluk bir geminiz var. Onu serbest bırakmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu” dedi.

Portekiz, F-35 sürecini Trump'ın tutumu nedeniyle askıya aldı Portekiz, F-35 sürecini Trump'ın tutumu nedeniyle askıya aldı

Aslında, kablo manifoldun bir kısmına takıldığı için, Lemons başlangıçta kendisini manifoldun içine doğru çekilirken buldu. Oradan çıkmaya çalışan bir balık gibi çırpınıyor, gevşeklik için bağırıyordu. Bir sonraki düşüncesi, eğer kaymaya devam ederse, yapıda küçük bir boşluk olduğu ve içinden çekileceği oldu. Bu hiç de hoş bir ölüm şekli olmayacaktı. Sahip olduğu ilk gerçek şans, kaymayı durdurmasıydı.

‘GAZ HORTUMUMU KAYBETTİM, NEFES ALACAK BİR ŞEYİM KALMADI’

Çok geçmeden Yuasa, Lemons'un başının dertte olduğunu fark etti. Lemons o anları şöyle anlattı:

Bir sorun olduğunu fark etti ve bana geri döndü. Birbirimizle konuşamıyorduk ama gözlerimizin buluştuğunu hatırlıyorum. Bana yardım etmesi için yalvarıyordum ama o sürüklenerek götürülüyordu. Onu gözden kaybettim ama hala ışığını görebiliyordum. Sonra onu da kaybettim.

Bu arada gemi Lemons'un göbek bağını çekmeye devam etti ancak kablonun koptuğunu duyduğunu hatırlamıyor; kopma aşamalı olarak gerçekleşti, önce iletişim gitti.

Lemons, “Tüm iletişimi kaybettim, bu da sizi çok yalnız bir yere koyuyor. Sonra sonsuz miktarda gaz sağlayan hortumu kaybettim. Aniden nefes alacak hiçbir şeyim kalmadı” dedi.

DENİZ TABANINA GERİ DÜŞTÜ

Yuasa bitkin bir halde çana geri dönmeyi başardı. Gemide umutsuzca dinamik konumlandırma sistemini tekrar çalıştırmaya çalıştılar. Bu arada, Lemons satürasyon dalgıçlarının yapmak için eğitildikleri şeyi yaptı.

Bu acil durum malzemelerini taşıyoruz. Onları kullanmak zorunda kalmayı asla beklemezsiniz ama aniden nefes alacak bir şeyiniz kalmadığında içgüdüsel olarak kaskın yan tarafındaki düğmeyi çevirip tedariği açarsınız” diyen Lemons şunları söyledi:

Bu sizi çok farklı bir dünyaya sokar; onu açtığınız anda, sonsuz bir kaynağa sahip olduğunuz bir yerden, yaklaşık sekiz ya da dokuz dakikalık sınırlı bir kaynağa sahip olduğunuz bir yere geçersiniz.”

Göbek bağı koptuğunda, Lemons deniz tabanına geri düşmüştü. İlk görevi, eğer varsa, bir kurtarma girişiminin gerçekleşeceği manifoldu bulmaktı. Ancak ışık olmadan bu kolay değildi. 

Lemons o anları şöyle anlattı: “Sonsuz bir karanlık vardı. Elimi yüzümün önünde göremiyordum. Bir pusula, bir ışık ve size nereye gideceğinizi söyleyen biri varken, en iyi zamanlarda bile yönünüzü şaşırmak kolaydır. Bu devasa sarı yapının muhtemelen sadece birkaç metre ötede olduğunu biliyordum ama hangi yönde olduğunu bilmiyordum. Yine çok şanslıydım doğrudan ona çarptım.”

‘MUTLAK KARANLIKTAN BAŞKA BİR ŞEY YOKTU’

Bırakıp tekrar kaybetmekten korkarak manifolda tırmanan ve tepeye ulaşan Lemons, “Nedense Dave'i bana geri dönerken ya da dalış çanını görmeyi bekliyordum. Ama oraya varıp yukarı baktığımda, üzerimdeki denizde mutlak karanlıktan başka bir şey yoktu” dedi.

Hava soğuktu, yaklaşık 3C idi ve Lemons sıcak su kaynağını kaybetmişti.

Lemons “Çok hızlı bir şekilde hipotermik olarak üşüyebilirdim ama buna dair bir anım yok. Belki de vücudunuzun gereksiz bilgileri engelleme yeteneği vardır. Ya da belki hafızam düşündüğüm kadar iyi değildir. Bilincimi kaybettiğim noktaya kadar olan her şeyi oldukça berrak bir şekilde hatırladığımı hissediyorum” dedi ve ekledi:

Sahip olduğum sekiz ya da dokuz dakikalık gazın muhtemelen dört ya da beşini kullandığımı tahmin ediyorum. Korkmadığımı ve zor nefes aldığımı iddia etmeyeceğim. Dave orada olsaydı bile, gazım bitmeden önce beni nefes alabileceğim bir ortama geri götürme şansının çok az olduğunu fark ettim. Orada kimse olmadığına göre, muhtemelen sonumun bu olacağına karar verdim. Garip bir şekilde, bunun sakinleştirici bir etkisi oldu; korku, panik içimden boşaldı. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bir tür cenin pozisyonu aldım ve keder beni ele geçirdi. O noktada beni büyük bir üzüntü sardı.

Lemons o anda ne düşünüyordu?

Hayatının heyecan verici bir noktasındaydı; 30'lu yaşlarının başındaydı, ertesi yıl evlenecekti, bir ev inşa etme sürecindeydi...

Lemons, “O aşamada sahip olduğunuz tüm umutlara ve hayallere sahiptim. Sanki tüm bunlar bu garip, yalnız, uhrevi yerde sökülüp atılmak üzereymiş gibi hissettim. Cambridge'in kenar mahallelerinde orta sınıf bir ailede büyüdüm ve şöyle düşündüğümü hatırlıyorum: 'Günlerimi sonlandırdığım bu karanlık, yalnız yer nasıl bir yer?” dedi.

Lemons ve arkadaşlarının yaşadıkları bir belgesele dönüştürüldü. 2019 yapımı belgesel Son Nefes'te Lemons, Yuasa, Allcock ve diğerleriyle yapılan röportajlar, o güne ait görüntüler ve bazı yeniden kurgulanmış sahnelerle iç içe geçiyor.

SUNİ TENEFÜS İLE HAYATA DÖNDÜ

Bir şekilde dinamik konumlandırma sistemini tekrar çalıştırdılar ve manifoldun yerini değiştirdiler. Allcock ve Yuasa hâlâ çandaydı. Yuasa, muhtemelen bir ceset getirmeyi umarak Lemons'ı almak için tekrar çandan ayrıldı. Göbek bağı kopalı 35 dakika olmuştu ve Lemons'ın sadece sekiz ya da dokuz dakikalık acil durum gazı vardı.

Onu çana geri sürüklediler ve kaskını çıkardılar. Allcock ona suni teneffüs yaptı ve mucizevi bir şekilde kendine geldi. Lemons bunu hatırlamıyor ama Yuasa'nın uzanıp Lemons'ı tuttuğu, onun da uzanıp kendisine ve Allcock'a tutunduğu bir an hafızasında yer etmiş.

Lemons’a göre, bu hikayedeki gerçek kahramanlar onlar ve teknedeki herkes. Kendisi ise sadece zor durumdaki biri.

25 DAKİKADAN FAZLA SÜREDE OKSİJENSİZ NASIL HAYATTA KALDI?

Lemons'ın 25 dakikadan fazla bir süre boyunca ve beyin hasarı olmadan nasıl hayatta kaldığı ise bir gizem. Cevap arayışında tıbbi konferanslara katılmış ve birçok uzmanla konuşmuş, ancak profesyoneller de onun kadar şaşkın. Onu kurtaranın soğuk olduğunu düşünmüş, çünkü buzun içine düşüp uzun süre hayatta kalan insanların hikayeleri var.

Ama öğrendim ki eğer vücudum bir tür kış uykusuna ya da durağanlığa girecek kadar soğuk olsaydı, Allcock’un beni bu kadar çabuk hayata döndürmesi mümkün olmazdı” diyen Lemons, hâlâ soğuğun bir etken olduğunu düşünüyor.

Basınç yüzünden dokuları oksijene doymuş. Kendisine ayrıca kanda CO2 birikmesinin nörolojik olarak koruyucu olabileceği de söylenmiş. Kurtarıldıktan hemen sonra üzerinde tıbbi testler yapılmış olsaydı, cevapları verebilecek deneysel verilere sahip olabilirdi ancak Aberdeen'e geri döndükten sonra basınçlı bir odada kilitli kalması gerekiyordu.

Her nasılsa, sonrasında fiziksel ve zihinsel olarak iyiydi. Ve üç hafta sonra yine aynı noktada, deniz dibinde satürasyon dalışı yapıyordu.

UMUTLARI KUZEY DENİZİ’NİN DİBİNDE KAYBOLMADI

Lemons ve nişanlısı evlenmiş ve evlerini inşa etmeyi bitirmişler. Artık birlikte değiller ama Lemons’un yeni bir partneri ve iki çocuğu var. Sahip olduğu umutlar ve hayaller Kuzey Denizi'nin dibinde kaybolmadı. Yaşadıklarının büyüklüğünü kavraması biraz zaman aldı. Bu ona ölümlülük, hayatın kıymeti ve kırılganlığı konusunda daha keskin bir farkındalık kazandırdı. Ama aynı zamanda insan direncinin gücünün de altını çizdi.

Bazen neler yapabileceğimizi hafife alıyoruz. Bu olay beni yıkmak yerine bana cesaret ve güven verdi” diyen Lemons hâlâ sektörde çalışıyor ama deniz dibinde değil gemide dalış amiri olarak görev yapıyor.

Ve şimdi onun hikayesi, Alex Parkinson'ın yönettiği Son Nefes adlı bir gerilim filminde anlatılıyor.