Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Dünyanın her noktasından görüntü alabilen Türkiye'nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE kamerasını derin uzaya çevirdi! Metrealtı çözünürlükte, dünyayı görüntülemek üzere üretilen İMECE bu kez 588 milyon km uzaklıktaki Jüpiter’i görüntüledi. İMECE’de sergilenen başarı Milli Teknoloji Hamlesi’ni daha ileri taşırken, yeni nesil yer gözlem uydularımız için durmaksızın çalışmaya devam ediyoruz.” sözleriyle İMECE’nin Jüpiter fotoğrafını paylaştı.

İMECE-1 Uydusu özellikleri

İMECE, 700 kilometre yükseklikte ve saatte 27 bin km hızla hareket ederek metre altı çözünürlükte uydu görüntüsü çekebiliyor. 5 yıl hizmet ömrüne sahip olan İMECE, yüzde 60’ın üzerinde yerlilik oranıyla önemli bir kilometre taşını temsil ediyor. Proje kapsamında elektro-optik kamera, uçuş bilgisayarı, elektrikli itki, yönelim ve yörünge belirleme, güç ve haberleşme alt sistemleri TÜBİTAK UZAY tarafından geliştirildi.

Bursa Teknik Üniversitesinde yapay zeka destekli insansı robot üretildi Bursa Teknik Üniversitesinde yapay zeka destekli insansı robot üretildi

İMECE takım uyduları geliyor

İMECE’ye eşlik edecek en az iki İMECE uydusu daha geliştiriliyor. Bu sayede uzayda İMECE takım uyduları görev alacak ve yüksek çözünürlüklü yer gözlem ihtiyaçları yerli imkanlarla karşılanacak. 4 yıl içinde devreye girecek takım uydularla birlikte çözünürlüğün iki katına çıkması hedefleniyor. İMECE-2 ve İMECE-3’ün 2027 ve 2028 yıllarında devreye alınması planlanıyor. Bu yeni uydular ile birlikte Türkiye'nin uzayda yetkinlikleri daha da artacak.
İMECE uydusunun elde ettiği bu başarı, Türkiye'nin uzay çalışmalarındaki potansiyelini ve ileriye dönük hedeflerini ortaya koyuyor. Yerli ve milli teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi, Türkiye'nin uluslararası alanda rekabet gücünü artırıyor ve gelecekteki uzay misyonları için önemli bir temel oluşturuyor. İMECE’nin bu başarısı, ülkenin savunma sanayi ve teknoloji alanındaki diğer projeleri için de ilham verici bir örnek teşkil ediyor.
 

Editör: Ömer Faruk Bostancı