Zirve kapsamında "Katılım Bankacılığında Türkiye İçin Fırsatlar" başlıklı bir sunum yapan Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben, katılım bankacılığının sürdürülebilir büyümeye katkıda bulunan temel aktörlerden biri olarak Türkiye’nin makroekonomik iklimini desteklemeye, tabana yaygın toplumsal refahın inşasına katkı sunmaya devam ettiğini söyledi.
Reel ekonominin ihtiyaçlarına çözüm önerileri geliştirmeye yönelik güçlü bir gayret gösteren katılım finans sektörünün ekonomi otoritelerinin yönlendirmeleriyle hizalanarak ekonomik öncelikleri merkeze aldığına ve güçlü finansal gelişiminden taviz vermeyerek büyüme ivmesini koruduğuna dikkati çeken Akben, şunları kaydetti:
"Katılım bankacılığının rakamlarla durumuna bakacak olursak; katılım bankalarının toplam aktif büyüklüğü ekim ayı itibarıyla yılbaşına göre yüzde 23 artarak 2,5 trilyon liraya ulaştı. Söz konusu aktif büyüme performansı, bankacılık açısından rekabet koşullarının zorlaştığı bu dönemde, katılım bankalarının pazar payının yüzde 8,12 düzeyinde korunmasını sağladı. Katılım bankaları bu dönemde aktif büyümesini yalnızca niceliksel ölçekte gerçekleştirmedi; aynı zamanda niteliksel açıdan katma değer üretecek alanlarda penetrasyon göstermeyi amaçladı. Bunun bir gereği ve doğal sonucu olarak da nakdi finansmanlar yılbaşına göre yüzde 26 düzeyinde artış kaydederek toplamda 1,4 trilyon lira seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde, toplanan fonlar ise yüzde13 artış kaydederek 1,8 trilyon liraya ulaştı."
Mehmet Ali Akben, Türkiye’nin İslami finans açısından stratejik bir konumda bulunmasının sektöre çok önemli fırsatlar sunduğunu belirtti.
İstanbul Finans Merkezi’nin faaliyete geçmesiyle birlikte, ülkemiz bu alanda küresel bir çekim merkezi haline gelme potansiyeline sahip olduğuna değinen Akben, "Uluslararası işbirliklerini güçlendirmek, finansal okuryazarlığı artıracak projeler geliştirmek, katılım finans alanında uzman insan kaynağımızı artırmak, ürün ve hizmetlerimizle ilgili müşterilerimize etkin bir bilgi akışı sağlamak da gelecekteki başarılarımızın anahtarları olacaktır. Katılım bankacılığı sektörü, sadece bir finansal sistem modeli değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerine dokunan, üretimi ve istihdamı teşvik eden bir kalkınma aracıdır. Bu doğrultuda, bizler de Türkiye’nin geleceğine değer katmaya ve reel ekonomiyi desteklemeye devam edeceğiz." dedi.
- "Türkiye'deki yenilenebilir enerji kapasitesinin yüzde 6’sını sağlamış bulmaktayız"
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop ise "Sürdürülebilir Finansman" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Öztop, sürdürülebilir finansmanın yalnızca bir araç değil, aynı zamanda ekonomik, çevresel ve sosyal dönüşümün merkezinde yer alan bir güç olduğunu, 2024 yılı itibarıyla net sıfır hedefleri kapsamında temiz enerji projelerine yönelme taahhüdünde bulunan banka sayısının 12’ye ulaştığını belirtti.
Türkiye’de 2053 yılı itibarıyla enerji yatırımlarının yaklaşık 70’in yenilebilir kaynaklardan oluşmasının hedeflendiğini aktaran Öztop, banka olarak bu konuda çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi.
Şu anda temin ettikleri kaynakların yüzde 58’ini yenilebilir enerji ve enerji verimliliğinin oluşturduğunu ifade ederek, "Türkiye'deki yenilenebilir enerji kapasitesinin yaklaşık yüzde 6’sını sağlamış bulmaktayız." dedi.
-"2024 finansal hizmetler sektörü için dijitalleşmenin etkisinin derinleştiği bir yıl"
Finansal Kurumlar Birliği (FKB) Başkanı Ali Emre Ballı da "Bankacılık Dışı Finansın Görünümü" başlıklı bir sunum yaptı.
Ballı, öncelikli hedefleri arasında finansal kapsayıcılığı artırmak, yenilikçi ürün ve hizmetlerle paydaşlara katma değer sunmak ve sürdürülebilir bir finansal ekosistem oluşturmanın bulunduğunu kaydetti.
2024 yılını finansal hizmetler sektörü için dönüşümün hızlandığı ve dijitalleşmenin etkisinin derinleştiği bir yıl olarak değerlendirdiklerini aktaran Ballı, "Dünya genelindeki ekonomik gelişmeler, regülasyondaki değişimler ve dijitalleşmenin yaygınlaşması sektörlerimizi yeniden şekillendiriyor. Tüm bu değişimler karşısında esnek, yenilikçi ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemek artık bir tercih değil, zorunluluk." dedi.
Ballı, dijitalleşmeyi artık tüm sektörler için kaçınılmaz bir dönüşüm alanı olarak tanımlayarak, bu sayede hizmet sunma hızlarını artırdığının, maliyetleri düşürdüğünün ve müşteri ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt vermelerini sağladığının altını çizdi.
FKB'nin bu dijital dönüşümde üstlendiği önemli görevler arasında faktoring işlemlerinde kullanılan fatura ve benzeri belgelerin kaydedildiği Merkezi Fatura Kaydı Sistemini (MFKS) kurmanın da yer aldığını ifade eden Ballı, şunları kaydetti:
"Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi destekleyen ve aynı ticari alacağın mükerrer temlik ve finansmanını engelleyen MFKS 2024 sonu itibarıyla 48 faktoring şirketi 32 bankanın finansmanına aracılık ettikleri ticari alacakları kaydetmiştir. Son verilere göre kuruluşundan itibaren toplam 47,7 milyon adetten fazla fatura ve benzeri alacak belgesi MFKS'ye kaydedilmiştir. Yüzde 23 seviyesinde başladığımız e-belge oranı 2024 yılı itibarıyla yüzde 99'a ulaşmıştır. Birlik nezdinde kurulan ve finansal kiralama sözleşmelerinin kayıt altına alan finansal kiralama sözleşme tescil sistemi 19 finansal kiralama şirketi 8 katılım bankası 11 yatırım ve kalkınma bankası, sistem kullanıcısıdır. Sistemde 212 binin üzerinde sözleşme tescil edilmiştir. Son dönemde finansal kapsayıcılık altında atılan adımlar sayesinde çok sayıda işletme ve bireyin finansal hizmetlere daha kolay erişmesini sağlamış bulunuyoruz."