Kırmızı rengin kaynağı: Demir zengini nanosferler
ABD’li bilim insanlarının Astronomy and Space Science dergisinde yayımladığı bir makaleye göre, Taylor Buzulu’ndan akan sıvının rengini, “nanosferler” adı verilen, insan kan hücrelerinden yüzde bir oranında daha küçük parçacıklar oluşturuyor. Bu minik yapılar demir, silikon, kalsiyum, alüminyum ve sodyum gibi elementlerden oluşuyor. Araştırmayı yürüten Johns Hopkins Üniversitesi’nden malzeme bilimcisi Ken Livi, bu nanosferlerin antik mikroplardan evrildiğini ve oksijenle temas ettiklerinde demirin paslanarak suya kızıl bir ton verdiğini belirtiyor.
Mineraloji ve kimyasal bileşim
Araştırmacılar, nanosferlerin kristalimsi bir yapıya sahip olmaması nedeniyle geçmişte fark edilmediğini ifade ediyor. Bu farklılık, nanosferlerin standart mineral analiz yöntemleriyle tanımlanmasını zorlaştırmıştı. Ancak modern mikroskop teknolojileri ve analitik yöntemlerle yapılan detaylı incelemeler, sıvının mineralojik yapısını ortaya koydu.
Taylor Buzulu’nun altındaki tuzlu su, uzun bir süre oksijensiz kalmış bir ortamda bulunuyor. Bu su, buzulların erimesiyle yüzeye çıktığında oksijen, güneş ışığı ve sıcaklıkla etkileşime girerek kırmızı bir renge bürünüyor.
Antarktika’nın doğal gizemlerine bir adım daha yaklaşıldı
Kan Şelalesi’nin kimyası üzerinde yapılan bu son keşif, Antarktika’nın ekstrem çevresel koşullarına ve bu bölgede yaşayan antik mikropların adaptasyonuna ışık tutuyor. Aynı zamanda, bu tür oluşumların Mars gibi diğer gezegenlerdeki benzer jeokimyasal süreçleri anlamada yol gösterici olabileceği düşünülüyor.
Bilim dünyası, Taylor Buzulu’nun bu büyüleyici ve sıra dışı sırrını çözerek bir gizemi daha tarihe kazandırmış oldu.